Ukrayna Haber Bülteni 8.11.2023
- Cephe Hattındaki Durum ve Zalujni’nin röportajı
08.11.2023 tarihinde saat 18.00 itibariyle, Rus işgaline dair cephedeki operasyonel durum, Genelkurmay Başkanlığı tarafından rapor edildi. Tüm cephe hattı boyunca durum giderek zorlaşıyor. İşgalciler şu anda en büyük güçlerini Kupyansk ve Bahmut yönünde harcıyor. Diğer taraftan Rus ordusu, Donetsk ve Luhansk bölgelerinin idari sınırlarına ulaşma görevini hala yerine getirmeye çalışıyor, ancak herhangi bir stratejik başarı elde edemedi. Ruslar, Bahmut yönünde aktif savunma faaliyetlerini sürdürüyor. Ayrıca kaybettikleri bazı mevzileri yeniden ele geçirmeye çalışıyorlar. Ukrayna ordusu, taktiksel durumu mümkün olduğunca iyileştirmeye çalışıyor. Şu anda Bahmut hattındaki ana çatışmalar Bohdanivka, Andriivka ve Klişçiivka yakınlarında gerçekleşiyor. Ruslar, tüm cephanelerini kullanıyor. Son aylarda Ukrayna tarafı, mevzilerine 503 saldırı, hava saldırısı ve 23 kamikaze drone saldırısı kaydetti. Ukrayna Kara Kuvvetleri Komutanlığı Halkla İlişkiler Sözcüsü Volodımır Fityo, Kanal 24’e şunları bildirdi: “Durum hala son derece gergin. Düşman bombardımana devam ediyor, kaybettikleri mevzileri geri almaya çalışıyor ve başarısız oluyorlar. Düşmanımızın hala güçlü olduğunu anlamalı ve her yönde harekete hazır olmalıyız. Bahmut’un güneyi ya da kuzeyi fark etmez.”
Savunma Kuvvetleri Hava Kuvvetleri, son 24 saatte personel, silah ve askeri teçhizatın yoğunlaştığı bölgelere 6, düşmanın uçaksavar füze sistemlerine ise 3 saldırı gerçekleştirdi. Füze kuvvetlerinin birimleri 8 topçu tesisini, 2 mühimmat deposunu, 4 personel, silah ve askeri teçhizat konsantrasyon alanını, 3 uçaksavar savunma tesisini, 1 radar istasyonunu, 3 elektronik harp istasyonunu ve 1 başka önemli düşman hedefini vurdu. Dronlar Ordusu Projesi kapsamında 900’den fazla İHA cepheye teslim edilmiştir. Çoğu ülke içinde üretilen dronlar. Bu haber, Dijital Dönüşüm Bakanlığı’nın basın servisi tarafından Telegram kanalında yayınlandı.
Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Başkomutanı Valeriy Zalujni’nin The Economist dergisine yazdığı makalede, savaşın mevcut durumunun, savaş alanındaki teknolojik ve taktiksel paritenin ve mayın tarlalarının Rus ve Ukrayna kuvvetleri tarafından yaygın olarak kullanılmasının bir sonucu olduğu belirtiliyor. Zalujni, Rus havacılığındaki önemli kayıplar, Ukrayna’nın Batılı füze ve topçu silahlarını kullanması ve Rusya’nın siyasi, organize ve motivasyon sorunları nedeniyle insan seferberliği kaynaklarını kullanamaması gibi Rusya’nın zorlukları karşısında Ukrayna’nın kabiliyetlerini değerlendirdi.
Zalujni, mevzi savaşının Rusya’ya savaşı uzatma ve belirli bölgelerde üstünlük sağlama imkanı verdiği görüşünü dile getirdi.
General Zalujni, şartlar elverdiği takdirde Ukrayna ya da Rusya’nın hızlı manevra savaşına dönebileceğini söyledi. Böyle bir durumda Ukrayna’nın Batı’dan ilave askeri kaynak sağlaması gerekecektir. Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Başkomutanı’nın değerlendirmesi, bazı ABD kongre üyelerini Ukrayna’ya yardım konusunu ele almakta gecikmemeleri için cesaretlendirebilir ve bu yardımın artırılmasını defalarca savunan kongre üyeleri ve senatör gruplarına da olumlu katkı sağlayabilir.
Silahlı Kuvvetler Başkomutanı Valeriy Zalujni’nin yazısında cephedeki durumla ilgili röportajı yorumlayan Zelenski, mevcut durumun bir çıkmaza girmediğini ileri sürdü.
ISW uzmanları, Zalujni’nin köşe yazısında savaşın çıkmaza girdiğini belirtmediğini ve Ukrayna’nın başarılı olamayacağını söylemediğini ifade ediyor. Rapor ayrıca, Zalujni’nin yazısının, savaşın mevcut mevzi doğasının, savaş alanındaki teknolojik ve taktiksel paritenin ve Rus ve Ukrayna ordusu tarafından mayın tarlalarının yaygın olarak kullanılmasının bir sonucu olduğunu açıklamaya odaklandığını vurguluyor.
- Kırım’ın işgalci yönetimine yaptırımlar
2 Kasım’da, işgal altındaki Yalta’dan bir “heyetin”, Dünya Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Teşkilatı’nın toplantısına katılmak üzere Türkiye’yi ziyaret ettiği bildirildi. İşgalci Yalta yetkililerinin Türkiye ziyareti, Rusya’nın Kırım’ı işgali ve temsilcilerine yönelik uluslararası yaptırımların uygulanmasından bu yana ilk kez gündeme geldi.
Türkiye, dünyada Kırım yarımadasının “Rus statüsünü” tanımayan ülkelerden biri. Yalta kentinin Kremlin kontrolündeki sözde Belediye Başkanı Yanina Pavlenko’nun İstanbul’un Beylikdüzü Belediye Başkanı ve yerel ticaret ve sanayi odası başkanı ile görüştüğü ortaya çıktı. Her ikisi de ilhak edilen Kırım’ın Rus makamlarının temsilcileri olarak Ukrayna ve diğer ülkelerin yaptırım listelerinde yer almaktadır. Yanina Pavlenko aynı zamanda Ukrayna Ceza Kanunu’nun 438. Maddesinin 1. Bölümü olan savaş kanun ve geleneklerinin ihlali maddesi uyarınca KÖC Savcılığı’nın ceza davasında şüpheli olarak yer almaktadır.
Ukrayna Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’den Yalta’daki Rus işgal yönetiminin ülkeye yaptığı ziyareti açıklamasını istedi. Ukrayna Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Oleh Nikolenko, Facebook sayfasında bu konuya ilişkin mesajı paylaştı.
Ukrayna Dışişleri Bakanlığı, Yalta heyetinin Dünya Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Teşkilatı toplantısına katılmak üzere İstanbul’a yaptığı ziyaretten duyduğu memnuniyetsizliği dile getirdi. Bunun üzerine Ukrayna Dışişleri Bakanlığı, Türk yetkililerden etkinlikle ilgili “açıklama yapmalarını” talep etti.
Yalta heyetinin ziyareti sırasında Yalta ile İstanbul’un Beylikdüzü Belediyesi arasında “kardeş şehir ilişkileri” kurulması olasılığının görüşüldüğü bilgisi, Kyiv’i özellikle endişelendirmiştir. Ukrayna, bu konuyla ilgili açıklama talebinde bulunmuştur.
Dışişleri Bakanlığı temsilcisi, Kırım’ın uluslararası hukuka göre Rusya tarafından geçici olarak işgal edilen Ukrayna topraklarının bir parçası olduğunu ve BM Genel Kurulu kararlarının, herhangi bir tarafın “özellikle işgal yönetimleriyle temaslar yoluyla” Kırım’ın statüsünü sorgulayabilecek eylemlerden kaçınmasını gerektirdiğini hatırlattı.
Nikolenko, sözlerini şöyle tamamladı: “Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü destekleyen Türkiye makamlarının Rusya’nın provokasyonuna uygun şekilde karşılık vermesini ve gelecekte bunun tekrarlanmasını önlemesini bekliyoruz.”
Türkiye hükümeti, Rusya’nın Kırım’ı yasadışı işgalini ve Rus yetkililerin uluslararası hukuku ihlal ederek Kırım’da yaptıklarını tanımadığını defalarca dile getirdi. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen yıl Kırım Platformu zirvesinde yaptığı konuşmada, Rusya’nın Kırım’ı işgaline son vermesinin uluslararası hukukun fiili bir gereği ve küresel güvenlik ve istikrarın önemli bir unsuru olduğunu vurguladı.
- Kırım Tatarları ve Ukraynalıların haklarının ihlal edilmesiyle ilgili Kırım’daki durum
Ukrayna Parlamentosu İnsan Hakları Komiseri Dmıtro Lubinets’e göre, geçici olarak işgal edilen Kırım’da yaşanan zorluklar ve insan hakları ihlalleri şu şekilde ortaya çıkmaktadır:
-Yarımadada Ukrayna vatandaşlarının keyfi olarak gözaltına alınması ve yasadışı olarak tutuklu bulundurulması. Halihazırda 186 kişi yasadışı olarak özgürlüklerinden mahrum bırakılmıştır;
-Ukraynalıların zorla pasaportlandırılması ve seferber edilmesi, Kırım topraklarının askeri operasyonlar için bir dayanak noktası olarak kullanılması;
-Çocuklar da dahil olmak üzere Ukrayna vatandaşlarının Kırım’dan zorla göç ettirilmesi veya sürgün edilmesi;
-Ukrayna ve Kırım Tatar dillerine baskı, eğitim sürecinin askerileştirilmesi.
Geçici olarak işgal edilen Kırım’da keyfi aramaların yüzde 75’i Kırım Tatarlarının evlerinde gerçekleşiyor ve siyasi güdümlü zulmün 186 mağdurundan en az 110’u Kırım Tatar halkının temsilcilerinden oluşuyor. Bu bilgiler, KırımSOS koordinatörü Sabina İlyasova tarafından “Zulüm ve Gözaltı” adlı etkinlikte aktarıldı. İlyasova, bu kuru istatistiklerin yok edilen gerçek insan hayatlarını gizlediğini vurgulayarak, “Rusya’nın insan hakları ve uluslararası insancıl hukuku uzun süredir göz ardı etmesi bağlamında, Kırım’da yeni vahşetleri önlemenin tek yolu yarımadanın işgalden çıkarılması” dedi.
İlyasova, önümüzdeki yıl Şubat ayında Kırım’ın işgal altında olmasının 10. yılını dolduracağını hatırlatarak, Kırım Tatarları 2014’ten bu yana işgalcilerin baskıcı politikalarından çoğu zaman orantısız bir şekilde zarar gördüğünü belirtti.
Çeşitli kaynaklara göre, Kırım Tatarları Kırım nüfusunun yaklaşık %13’ünü oluşturmaktadır. Kırım’ın yerli halkı olan Kırım Tatarlarına yönelik zulüm, Sovyet döneminden bu yana süregelen bir soykırım politikasıdır ve Rusya halen bu politikayı sürdürmektedir. İnsan hakları aktivisti, Rusların işledikleri sayısız suçu meşrulaştırmak için Kırım Tatarları için “terörist”, “aşırılık yanlısı” ve “sabotajcı” imajı yarattığını vurguladı.
Daha önce, Rusya’nın 24 Şubat 2022’de Ukrayna’yı geniş çaplı işgalinin başlamasından bu yana en az 78 Kırımlı siyasi mahkumun cezalandırıldığı ve Kırım’da siyasi nedenlerle zulme uğrayanların toplam cezasının 915 yılı aştığı bildirildi.
Şu anda, Kırım Tatar Kaynak Merkezi’ne göre, Kırım’ın işgali sırasında 202’si Kırım Tatar halkının temsilcisi olmak üzere 301 siyasi tutuklu ve cezai “davalarda” zulüm gören kişi gözaltına alındı. KTMM’ye göre, bu kategori zulüm gören kişinin statüsüne bağlı olarak 5 bileşenden oluşuyor:
- Hüküm giymiş ve cezaevinde cezasını çekenler (147,99’u Kırım Tatarı);
- Kısıtlama veya şartlı tahliyesi olanlar (34,19’u Kırım Tatarları);
- Duruşma öncesi gözaltı merkezinde olanlar (35,24’ü Kırım Tatarı);
- Serbest bırakılanlar (53,33’ü Kırım Tatarı);
- Zulüm görenler (32’si Kırım Tatarı, 26’sı Kırım Tatarı).
“Rus işgalcilerin amacı, yerli Kırım Tatar halkının kimliğini yok etmek ve nihayetinde onları Kırım’ın dışına sürmektir. Bu hedefe ulaşmak için Rusya Federasyonu, Kırım Tatar halkına yönelik baskı ve zulümle birlikte Kırım’a aceleyle kendi vatandaşlarını yerleştiriyor” şeklindeki açıklama, Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı Refat Çubarov’un, Kırım Platformu’nun ikinci parlamento zirvesinde yaptığı konuşmadadan alınmıştır. Çubarov, “Kırım’da halihazırda bir milyondan fazla sömürgeci var” ifadesiyle durumu açıkladı.
- Ukrayna’dan duyduğu yorgunluk
“Savaş yorgunluğu” şikayetleri, Ukrayna’yı olduğu kadar Batılı ülkeleri de etkileyecek. Başkanlık Ofisi Başkanı Andriy Yermak, bu görüşleri Politico’ya verdiği bir röportajda dile getirdi.
Eski Polonya Cumhurbaşkanı Aleksander Kwasniewski, Batı’da artan savaş yorgunluğunun “tehlikeli bir fenomen” olduğunu belirtti. Ancak bunun, Ukrainofobi değil, olumsuz bilgi akışına verilen psikolojik bir tepki olduğunu ifade etti. Kwasniewski, bu duruma karşı bilgilendirme ve kültürel faaliyetlerle etkili bir yanıt verilmesi gerektiğini vurguladı.
AB ülkeleri, Avrupa güvenliğinin geleceğini belirleyecek olan Ukrayna’ya yardım konusunda “yorgunluğa” izin vermemeli. Bu husus, Avrupa Parlamentosu Başkanı Roberta Mecola tarafından Brüksel’de AB büyükelçilerine hitaben yaptığı konuşmada dile getirildi.
Macaristan Başbakanı Viktor Orban, AB’nin Rusya-Ukrayna savaşına yönelik stratejisinin başarısız olduğunu ve Ukrayna’nın cephede kazanamayacağını yineledi. Magyar Nemzet gazetesine göre, Orban bu açıklamayı Macar ulusal radyosuna verdiği bir söyleşide yaptı.
Orban, AB’nin “Ukraynalılar kazanmalı, Ruslar kaybetmeli” stratejisinin başarısız olduğunu söyledi. Macaristan’ın her zaman bu pozisyonu aldığını da sözlerine ekledi. Orban, “Ukrayna cephede kazanmayacak, Ruslar cephede kaybetmeyecek” diyerek, bu nedenle bir “B planına” ihtiyaç olduğunu belirtti. Mevcut liderlerin “bu sorunla baş edemeyeceğini” düşündüğü için bir sonraki Avrupa seçimlerinde değişiklikler olması gerektiğini vurguladı.
Orban, geniş çaplı işgalin başından beri Ukrayna’nın kazanma şansının olmadığını savunmaktadır. Son günlerde Orban, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Pekin’de yaptığı görüşme nedeniyle AB’deki meslektaşlarının eleştirilerine maruz kaldı. Ancak Macaristan Başbakanı, bu konuda özür dileme niyetinde olmadığını belirtti. Görüşme sırasında Orban, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaşı “askeri operasyon” olarak nitelendirdi.
Estonya Başbakanı Kaja Kallas, 26 Ekim’deki AB zirvesinde, Ukrayna’ya daha fazla askeri destek istemeyen Macaristan ve Slovakya liderlerini, önerdikleri şeyin sonuçlarını düşünmeye çağırdıklarını belirtti.
26 Ekim’de Slovakya’nın yeni Başbakanı Robert Fico, hükümetinin Ukrayna’ya askeri yardımı durduracağını açıkladı. Bu da onun başlıca seçim vaatlerinden biriydi. Aynı zamanda, hükümetin Ukrayna’ya özel üreticilerden silah ve mühimmat tedarikini engellemeyeceğini belirtti.
Slovakya hükümeti, Ukrayna’ya 40.3 milyon Avro tutarındaki 14. askeri yardım paketini reddetti. Bu haber, TASR ajansı tarafından geçildi. Yeni bir yardım paketi tahsis edilmesi önerisi, Slovak Cumhuriyeti Savunma Bakanlığı’nın eski yönetimi tarafından hazırlanmıştı.
Rusya’nın geniş çaplı işgalinin başlangıcından bu yana, Slovakya Ukrayna’ya toplamda 671 milyon Avro değerinde 13 askeri yardım paketi sağladı.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, 8 Kasım’da, Rus dezenformasyonuna rağmen Ukrayna ve Moldova’nın AB’ye katılım müzakerelerinin resmen başlatılmasını tavsiye etti.
Ayrıca, Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın hükümeti, Aralık ayında yapılacak bir sonraki AB zirvesinde Ukrayna’nın AB üyeliği müzakerelerine başlaması yönünde alınacak bir kararı engellemekle tehdit ediyor. Bu tehdit, Macaristan Başbakanı Balazs Orban’ın siyasi danışmanı tarafından NOS’a verilen bir mülakatta dile getirildi. Orban, Ukrayna’daki Macar azınlığın haklarının ihlal edildiğine dair endişelerini dile getirerek, özellikle Ukrayna’da kabul edilen dil yasasına atıfta bulundu. Yasaya göre, azınlıkların eğitimlerinin en az %70’ini Ukraynaca alması zorunlu kılınıyor.
Ukrayna Avrupa ve Avrupa-Atlantik Entegrasyonunda Sorumlu Başbakan Yardımcısı Olha Stefanişına, Ukrayna’nın Macaristan ile ulusal azınlıklar konusundaki anlaşmazlıkları çözmek için ayrıntılı bir yol haritası sunduğunu belirtti. Bu bilgi, Yevropeiska Pravda’nın Stefanişına’nın bir televizyon programındaki açıklamalarına dayanmaktadır. Stefanishyna, Avrupa Komisyonu raporunun Ukrayna için tarafsız ve “Macar izi” içermemesinin önemli olduğunu ifade etti. Başbakan Yardımcısı, Ukrayna’nın şimdi Macaristan’ı bir anlaşmaya varmaya ve önerilere geri bildirimde bulunmaya çağırdığını da ekledi.
Stratejik İletişim Merkezi, Macaristan’ın Ukrayna’nın AB üyeliği konusundaki ültimatomlarının saçma olduğunu savunuyor. Macar yetkililer, Ukraynaca dil mevzuatına ilişkin talepleri yerine getirilmediği takdirde Ukrayna’nın AB’ye katılım müzakerelerini bloke etmekle tehdit ediyor.
Buna karşın, Budapeşte’nin resmi açıklamalarına rağmen, Ukrayna’daki Macarların dilsel ve kültürel ihtiyaçları tehlike altında değildir. Aksine, Eylül ayında Ukrayna Yüksek Şurası tarafından kabul edilen ulusal azınlıklara ilişkin yasa, Ukrayna’daki Macarların kendilerini gerçekleştirme fırsatlarını daha da genişletmektedir.
Zakarpattia’daki Macarlar ve Ukrayna’nın geri kalan vatandaşları için tek ciddi tehdit, Rus saldırganlığıdır. Ancak resmi Budapeşte, Moskova ile dostane ilişkilerini sürdürmeye devam etmektedir.
Budapeşte’nin Ukrayna karşıtı politikasının gerçek nedeni, Ukrayna’daki Macar toplumunun çıkarlarını korumak değil, Rusya ile Batı arasındaki çatışmadan faydalanmaya yönelik alaycı girişimlerdir.
Avrupa Parlamentosu, 2022 yılında Viktor Orban hükümetinin eylemleri nedeniyle Macaristan’ın şu an için işlevsel bir demokrasi olarak kabul edilemeyeceğini ilan etti. Aynı zamanda Ukrayna, aktif bir şekilde reformları sürdürüyor ve AB’ye aday ülke statüsü kazanmış bulunuyor.
Avrupa Komisyonu’nun Bütçe ve Yönetimden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn’a göre, Avrupa Komisyonu Macaristan olmadan gerekli kararları alabilecek bir mekanizmaya sahip olduğu için Budapeşte’nin AB’ye sürekli şantaj yapma olasılığını ortadan kaldırmıştır.
- Rusya olmadan tahıl koridorunun işleyişi
Stratejik İletişim Merkezi, Ukrayna’nın deniz yoluyla gıda ihracatı sorununun Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırganlığı nedeniyle ortaya çıktığını belirtiyor. Moskova, açlığa karşı en savunmasız olanlar da dahil olmak üzere Ukrayna gıdasının geleneksel tüketicilerinin çıkarlarını dikkate almıyor. Bu nedenle Moskova ile yapılan anlaşmalara güvenilemez, çünkü “tahıl anlaşmaları” sırasında Rusya deniz koridorunun kapasitesini yapay olarak sınırlandırdı. Tahıl girişimi kapsamındaki taahhütlerini yerine getirmeyen ve Ukrayna limanlarına ve tahıl depolama tesislerine yönelik saldırılarını yeniden başlatan taraf Rusya idi.
Ancak Rusya’nın saldırganlığına rağmen, Ukrayna ihracatı ve tüketiciler için kabul edilebilir fiyatları korumak için aktif olarak yeni çözümler arıyor. Kyiv’i motive eden sadece para kazanma ihtimali değil, aynı zamanda dünyadaki açlığın üstesinden gelmeye yönelik insani kaygılar. Sonuç olarak, Ukrayna, Romanya (halihazırda Ukrayna’nın toplam tahıl ihracatının neredeyse %60’ını gerçekleştiriyor) ve diğer ortaklarıyla verimli bir işbirliği kurdu: Moldova, Bulgaristan ve Yunanistan. Romanya Cumhurbaşkanı Klaus Iohannis ile yapılan görüşmelerin ardından 10 Ekim’de Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodımır Zelenski, Moldova ve Romanya üzerinden yeni bir “tahıl koridoru” açıldığını duyurdu.
Rusya’nın deniz taşımacılığını engelleme girişimleri mayın tehdidi yarattığından (KAFKAMETLER hasar gördü), yeni bir deniz koridorunun geliştirilmesi kıyı ülkelerinin (Romanya, Bulgaristan, Türkiye) sahil sularını taramak için kuvvetlerinin katılımını gerektirecektir.
Ukrayna İmar Bakanlığı, 27 Ekim itibariyle 4 geminin Ukrayna koridorundan İstanbul Boğazı’na doğru hareket ettiğini ve 11 geminin de yükleme yapmak üzere Büyük Odesa limanlarına giriş yaptığını açıkladı.
27 Ekim’de 4 dökme yük gemisi Afrika, Asya ve Avrupa’ya yaklaşık 130.000 ton tahıl ve 10.000 ton metal ihraç etti. Bu gemiler, Büyük Odesa limanlarından ayrılarak şu anda geçici Ukrayna koridorundan geçiyorlar.
Ayrıca 11 sivil gemi Odesa, Chornomorsk ve Pivdennyi limanlarına uğrayarak yaklaşık 225.000 ton tarım ve metal ürünü yükledi. Toplamda, 62 gemi bu giriş koridorunu kullanarak 37’si şimdiden 1.3 milyon tondan fazla Ukrayna tarım ürünü ve diğer kargoları ihraç etti.
Ukrayna Güney Savunma Kuvvetlerinin Basın Servisi Başkanı Nataliya Gumenyuk, United News teletonunda yaptığı açıklamada, Karadeniz’deki insani yardım koridoru için sabit bir program olmadığını, gemilerin güvenlik durumu elverdiğinde denize açıldığını belirtti. Gumenyuk, “Bu, farklı içeriklere, farklı yüklere sahip gemilerin operasyonu. Bu koridorun operasyonu, Savunma Kuvvetleri tarafından gözlemlenebilecek ve mümkün olduğu ölçüde güvenlik bileşenini sağlayacak koşullar altında önerilmektedir. Hatırlatmak isterim ki bu işi uluslararası ortaklarımızın garantisi olmadan ve tamamen kendi başımıza yapıyoruz. Sadece güvenlik durumu bize ilgili faktörleri söylediğinde gemileri serbest bırakabilir veya denize indirebiliriz ve bu operasyon mümkün olduğunca güvenli olacak. Dolayısıyla durumu bazı suni gecikmeler varmış gibi göstermeye gerek yok. Aslında sabit bir program yok, Savunma Kuvvetlerinin desteğiyle hayata geçirilen fırsatlar var” dedi.
Ukrayna Tarım Politikası ve Gıda Bakanlığı basın servisinin bildirdiğine göre, tehditlere rağmen Ukrayna, 2023/2024 pazarlama yılında (1 Temmuz – 6 Kasım 2023) 9.794 milyon ton tahıl ve bakliyat ihraç etti.
6 Kasım itibariyle, mevcut yıl içinde Ukrayna’nın şu şekilde ihracat yaptığı belirtilmektedir: 4,87 milyon ton buğday, 698 bin ton arpa, 0,9 bin ton çavdar ve 4,101 milyon ton mısır. Kasım 2023’ün 5 gününde Ukrayna, 550 ton tahıl ve bakliyat ihraç etti (geçen yıl Kasım ayının ilk haftasında 1,07 milyon ton). İhracat detayları şu şekildedir: 237 bin ton buğday (geçen yılın Kasım ayında 388 bin ton), 16 bin ton arpa (geçen yılın aynı döneminde 67 bin ton) ve 295 bin ton mısır (geçen yılın aynı döneminde 606 bin ton). Bu yılın Kasım ayında ve geçen yılın Kasım ayının ilk haftasında Ukrayna çavdar ihraç etmemiştir.