Ukrayna Haber Bülteni 28.06.2023
23 Haziran akşamı, Wagner lideri Yevgeniy Prigojin, Rusya Savunma Bakanlığı’nı paralı askerlerin arka mevzilerine saldırı düzenlemekle suçlayarak Savunma Bakanı Sergey Şoygu’ya savaş ilan etti.
1. Rusya’nın zayıflığı ortada; Prigojin ya da Putin eşit derecede olumsuz iki senaryo, “isyancılar” kazansa da Putin kalsa da istikrar olmaz
Prigojin’in Putin’e karşı silahlı isyan girişimi, Rusya içinde ve dışında bir istikrarsızlık faktörüdür. Bu durum, Rusya’daki dikey iktidarın sarsıntılı ve zayıf olduğunu, ayrıca ülke liderliğinin iç çatışmaları çözme kapasitesine sahip olmadığını ve Putin’in duruma hakim olmak için Kazakistan, Belarus gibi ortak ülkelerden yardım istediğini gösterdi. Ancak Putin, Wagner birliklerini durdurmak yerine Moskova’dan kaçtı ve ancak Lukaşenko’nun Prigojin ile yaptığı müzakereden sonra Prigojin’e yönelik tüm suçlamaları geri çekti. Bu, diktatörün on yıl boyunca yaratmak için çok uğraştığı otoriter liderlik statüsünü kaybetmekten korktuğunu gösteriyor.
İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani, son olaylar dünyanın korkması gereken “büyük ve birleşik Rusya”nın bir askeri isyanı önleyecek ya da durduracak iç rezervlere bile sahip olmadığını ortaya çıkardı. Moskova’nın savunmasında, 5 bin kişilik askeri gücü bile durduramayacak olan zorunlu askerler, kamu hizmetleri ve Rus Muhafızlarından oluşan küçük gruplar görevlendirildi. Moskova, Wagner birliklerinin ilerleyişini durdurduğu ve geri dönüşe başladığı için düşmedi.
Dahası, diğer bölgeler savaşılmadan ele geçirilirken Putin’in başkenti savunmak için tüm “rezervleri” kullanması, Rusya’nın kendi topraklarını koruyamayacak durumda olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. ISW’ye göre Kremlin’in, muhtemelen paralı askerlerin beklenmedik eylemleri ve Ukrayna’daki ağır kayıpların sonuçları nedeniyle iç güvenlik güçlerinin zayıflıklarını ortaya koyan Wagner ilerleyişine etkili ve hızlı bir yanıt vermesi zor olmuştur.
Prigojin’in Rusya’da iktidara ve yönetime gelmesi, sadece Ukrayna için değil, tüm bölge için olumsuz sonuçlar doğuracaktı. Çünkü bu, tıpkı Wagner gibi terörist bir örgüt olan Taliban’ın Afganistan’ı yönetmesini hatırlatacaktı. Sonucunda Rusya içinde sivil halka karşı destabilizasyon hareketlere ve Wagner’in dahil olduğu Rusya dışındaki askeri harekatlara yol açacaktı.
2. Rusya güvenlik güçleri ve halkı, Putin için savaşmaya hazır değil
Prigojin’in açıklamasında, Moskova’ya “Adalet Yürüyüşü”nün başlangıcında Wagner birliklerinin Rostov-on-Don kentine neredeyse hiçbir engelle karşılaşmadan girdiğini ve Güney Askeri Grubu’nun karargahı da dahil olmak üzere tüm askeri tesisleri ele geçirdiğini öne sürüldü. Daha sonra konvoy halinde Rusya’nın çeşitli bölgelerinden geçerek ciddi bir direnişle karşılaşmadan ilerlediler. Wagner’in Grubu’na karşı koyabilecek en yetenekli güçlerin şu anda cephe hatlarında ve Rusya’da kalan kolluk kuvvetleri az olduğu, bu güçlerin tanklarla başkente doğru ilerleyen silahlı askerlere karşı koyamadıkları kanıtlandı.
Durumun tehlikesi birilerinin isyancıları desteklemesi değil, kimsenin statükoyu açıkça savunmaya hazır olmamasıydı. Rus elitlerin ve yerel yönetim temsilcilerinin ise sessiz kaldığı görüldü: Hiç kimse belirli bir tarafı desteklemedi. Gerçi Putin’in konuşmasından sonra destek açıklamaları yapıldı, ancak kimse aktif bir şekilde Putin’in lehinde konuşmadı. Belediye ve bölge başkanları, olaylar karşısında endişelerini dile getirerek vatandaşlara olaylardan uzak durmaları çağrısında bulundular. Ancak kararlı bir siyasi adım atılmadı.
Rusya belli iç süreçlerden geçiyor. Yaşanan çatışmalar Ukrayna’nın işgalinin sonucudur. Savunma Bakanlığı Ana İstihbarat Müdürlüğü (GUR) temsilcisi Andriy Yusov, Prigojin liderliğindeki isyanın Putin rejimine karşı gerçekleşen ilk ya da son “ayaklanma” olmadığını söyledi. Ona göre Prigojin’in isyan girişimi, Rus güvenlik güçlerinin ve çeşitli rütbelerdeki yetkililerin Putin rejimini açıkça savunma konusundaki isteksizliklerini ortaya koydu. Ülkelerindeki durumu idare edemeyen “liderlerle” kimse işbirliği yapmak istemez.
Çin Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Wagner Grubu’nun Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e karşı isyanın “Rusya’nın iç meselesi” olduğu belirtilerek, “Çin, dostane komşu ve yeni dönemde kapsamlı stratejik ortak olarak, Rusya’nın ulusal istikrarını korumasını ve kalkınma alanında daha çok ilerleme sağlamasını desteklemektedir” denildi.
Rusya’nın Çin ile yakın işbirliği göz önünde bulundurulduğunda, Pekinli ihracatçılar öngörülemeyen olaylara karşı Rusya’ya sevkiyatlarını askıya aldı. Krizin hafiflemesine rağmen, bazıları bundan sonra ne olacağından emin olmadıkları için tekrar çalışmaya başlamıyor.
3. Bu nedenle Ukrayna’yı NATO’ya kabul etmek, Rusya’nın liderlerine uyum sağlamaktansa Rusya’yı engelleyerek bölgeyi istikrara kavuşturmak ve gelecekte nükleer silahlardan nasıl mahrum bırakılacağını düşünmek gerekmektedir
Ukrayna Devlet Başkanı Volodımır Zelenski, “Kremlin her türlü terörü yapabilir, her türlü aptallığa kalkışabilir, ama gerekli kontrolün yüzde birini bile sağlayamaz. Ukrayna, Avrupa’yı herhangi bir Rus gücünden kesinlikle koruyabilecektir ve onlara kimin komuta ettiği önemli değildir. Avrupa’nın doğu kanadının güvenliği Ukrayna’nın savunmasına bağlıdır. İşte bu nedenle bu savunmaya verilen her destek aynı zamanda Avrupa savunmasına ve özgür dünyadaki herkesin güvenliği için verilen bir destektir” dedi.
NATO, herkes için barışın bozulmayacağı güvenilir bir garanti sunar. Ukrayna olmadan bu garantilerin hiçbir değeri yoktur. Eğer Ukrayna NATO’ya alınsaydı, durum kökten değişirdi. Rusya, Ukrayna’yı kendi etki alanına asla geri döndüremeyeceğini anlardı. Büyük olasılıkla da gerilim azalırdı, çünkü şu anda Rusya’nın ana hedefi Ukrayna’nın NATO üyeliğini ve NATO’nun doğuya genişlemesini engellemektir. Ancak Rusya’da mevcut hükümet iktidarda kaldığı sürece durum değişmeyecek ve Rus saldırganlığı tehdidi kalacaktır. Ruslar ortalığı karıştırmaya çalışmaya devam edecekler, ancak Ukrayna’ya yönelik stratejilerini de önemli ölçüde gözden geçireceklerdir. Çünkü Kremlin hala Ukrayna’nın NATO ve AB’ye katılmasını engelleyebileceğine ve ülkeyi ikinci Belarus’a dönüştürebileceğine inanmaktadır.
Rusya’nın mümkün olan en kısa sürede durdurulması gerekiyor. Çünkü Rusya, toparlanıp Ukrayna’yı tamamen ele geçirmeye ve eski Sovyet cumhuriyetlerine savaşla ilerlemeye çalışabilir. Birçok Avrupa ülkesi bu sonuca varmış durumda. Özellikle Almanya, Rusya’nın NATO’nun doğu kanadı için potansiyel tehdit oluşturabileceği düşüncesiyle Litvanya’ya yaklaşık 4 bin kişilik daimi bir tugay konuşlandırmaya hazırlanıyor. Bu adım NATO’nun doğudaki savunma gücünün modernizasyonuna katkıda bulunacak ve Baltık ülkelerinin endişelerini karşılayacaktır. Çünkü Rusya Estonya, Litvanya ve Letonya topraklarını güç kullanarak geri almaya çalışabilir. Bu bağlamda, Rusya’ya ait Kaliningrad ile Belarus arasında yer alan Litvanya’nın özellikle savunmasız olduğu belirtilmektedir.
Wagner güçlerinin Belarus’ta konuşlandırıldığına dair bilgiler sadece Ukrayna’yı değil, Belarus’un kendisini ve diğer komşu devletleri de tehdit edebilir. Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda, Wagner birliklerinin ve lideri Yevgeniy Prigojin’in Belarus’taki varlığının bölge ülkeleri için “çok ciddi bir tehlike” olabileceği uyarısında bulundu. Bu da NATO’nun sert bir karşılık vermesini ve Vilnius Zirvesi’nde ele alınmasını gerektirmektedir. Buna ek olarak, Rusya’daki Wagner Grubu’nun başarısızlıkla sonuçlanan isyanı Kremlin’in zayıflığını daha yakından görmesine neden oldu. Jeopolitik güçleri ilgilendiren bir başka konu ise nükleer cephanelik ve onun kontrolüdür. Rusya’nın sahip olduğu devasa nükleer silah cephaneliği, Kremlin’in dünyayı sürekli olarak bu silahları kullanmakla tehdit etmesine olanak sağlamaktadır. Bu şantaj, Ukrayna’nın geniş çaplı işgalinden önce bile kullanıldı ve Rus saldırganlığı dönemi boyunca Batı’nın Kyiv’i Moskova ile savaşında destekleme kararını etkilemiş görünüyor. G7 ülkeleri özellikle Vladimir Putin’in güvenlik güçleri ve silahlı kuvvetler üzerindeki kontrolünün zayıflamasının devletin istikrarını nasıl etkileyebileceği ve Rusya’nın nükleer stoklarına yönelik riskler konusundaki endişelerini dile getirdiler. Bu nedenle, Ukrayna’nın müttefik ülkeleri, ülke içindeki istikrarsız ve kırılgan durumun Kremlin’de korkunç kararlara yol açmaması için Rusya’yı nükleer silahlardan arındırmanın tüm olasılıklarını değerlendirmelidir.