Ukrayna Haber Bülteni 19.02.2024. Yalan haberlerin yalanlanması
1. Yalan haber “Ukrayna, Down sendromlu ve zihinsel engelli bireyleri seferber ederek zayıflığını sergiliyor”
Ukrayna Stratejik İletişim ve Bilgi Güvenliği Merkezi, Telegram kanalından Down sendromlu bir askerin Ukrayna Silahlı Kuvvetleri (USK) bünyesinde görev yaptığına dair sahte bir videonun internette yayıldığını bildirdi.
Yalan bilgi: “Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nin saflarına Down sendromlu bir kişi seferber edildi ve cephe hattına gönderildi. Videoda USK askerleri, Down sendromu belirtileri gösteren kişiye eziyet ediyor”. Video TikTok’ta yayıldı ve propagandacı Telegram kanallarında paylaşıldı.
“Yalana Hayır” projesinin fact-checking uzmanlarına göre, bu yalan video, Down sendromlu olduğu iddia edilen bir kişiyi seferber etme ve onunla alay etme olayından “etkilenmesi” beklenen yabancı ve Ukraynalı izleyici kitlesine yönelik olarak TikTok’taki boş bir hesaptan paylaşıldı.
Bu videonun manipülasyon amacıyla üretildiğine dair birkaç faktör dikkat çekiyor: olay yerinin belirlenememesi ve askerin hangi birime ait olduğunun tespit edilememesi; videodaki insanın kış ayı olmasına rağmen kauçuk çizmeleri giymesi; temel askeri teçhizat ve donanımı olmayan bir ‘savaşçı’ üzerindeki zırhlı plakaların olmaması; ‘seferber edilen’ askerle alay eden seslerin, Ukrayna Silahlı Kuvvetleri askerlerinin yaralı bir silah arkadaşını terk ettiği iddia edilen başka bir videodaki aktörlerin sesleriyle eşleşmesi (spesifik Ukrayna lehçesi, ses tonu, vurgu).
Stratejik İletişim Merkezi, bu tür yayınların, seferberlik faaliyetlerini itibarsızlaştırmayı ve seferber olabilecek kişileri ve ailelerini endişelendirmeyi amaçladığını belirtti.
2. Yalan haber “Rusya’nın Kırım Tatarlarına yönelik zulmünün nedeni olarak, “Ateş” grubuna mensup radikallerin Kırım’daki faaliyetleri öne çıkıyor”
En tanınmış gizli direniş hareketinden biri olan “Ateş”, kendisini Ukrayna ve Kırım Tatar askeri hareketi olarak adlandırmakta ve Kırım’ı ile Rusya tarafından işgal edilen diğer Ukrayna topraklarını işgalden kurtarmayı amaçlamaktadır. Hareket 2022 yazında Kırım’da ortaya çıktı ve şu anda 1800 üye içeriyor, bunlardan bazıları “Kaliningrad’dan Sibirya”ya kadar Rus ordusunda görev yapıyor. Aslında, bu hareket Rus ordusuna zorla askere alınanların öfkesinden faydalanmak için kurulmuştur. “Ateş” üyelerinin çoğu, Cenevre Sözleşmelerini ihlal ederek işgal altındaki topraklarda Rusya tarafından askere alınan Ukraynalılardan oluşuyor.
Adının açıklanmasını istemeyen “Ateş” koordinatörü, “Bu şekilde kendi vatanımıza yardım etmeye çalışıyoruz. Bir kısmı da komşu ülkeye karşı bu kadar acımasız eylemleri desteklemeyen Ruslardan oluşuyor. Bu insanlar propagandaya boyun eğmiyor ve bu sözde “özel askeri operasyonun” mümkün olduğunca en kısa sürede bitirilmesini istiyorlar” şeklinde konuştu.
Yapılan açıklamada, “Ateş, Rusya’daki protestolara çok umut vermiyor: Ruslar direnmeye hazır değiller, çünkü “onlar için iktidar kutsaldır” ve Rus kolluk kuvvetleri Putin’in iktidarda kalmasını sağlıyor. Rusların işgal altındaki topraklarda yaptıkları ise tam anlamıyla dehşet verici. Yaşadığımız yerlerde, Ukrainlere ve Kırım Tatarlarına öz her şeyi barbarlar gibi yakıp yıkmaya çalışıyorlar. Baskı, sürgün ve çocukların zombileştirilmesi gibi eylemler gerçekleştiriliyor. Bu durum, en kötüsüdür ve en kısa sürede durdurulması gerekiyor” ifadelerine yer verildi.
“Ateş”in FSB bünyesindeki kaynaklarına göre, Kırım’daki yönetimin büyük bir kısmı artık Moskova’dan gönderilen denetçiler tarafından denetleniyor. Bu denetçiler, Simferopol ve Sivastopol’da bulunuyor.
“Kremlin, Kırım’daki meslektaşlarından memnun değil. Yönetim, sahte tutuklamalar hakkında bilgi aldıktan sonra görevlilerin sorumluluklarından kaçmalarından şüpheleniyor. Onları cepheye göndermekle tehdit ediyorlar.” sözlerine yer verdi.
Ana iddialar, yarımadadaki partizan hareketlerle mücadelenin başarısızlığındadır. Tüm çabalarına rağmen, “Ateş” hareketinin merkezini bulamadılar, Ukrayna yanlısı duygular giderek artıyor. “Büyük başarılar” elde edemedikleri için onları simüle etmek zorunda kaldılar. “Aksyonov’a suikast” olayının sadece bir performans olduğu ortaya çıktı. “Ateş” koordinatörü, “FSB’deki hiçbir değişiklik hareketimizin başarısını etkilemeyecek. FSB’deki arkadaşlar, sizi çok iş bekliyor!” diyerek sözlerini tamamladı.
3. Yalan haber: ‘Ukrayna, Rus savaş esirlerine işkence yapıyor’
Rusya’nın topyekûn saldırısının ardından, Ukrayna’nın batısındaki bir eski cezaevi, savaş esirleri için bir tutuklama merkezine dönüştü (şu ana kadar tek merkez orası). Savaş esirleri, esir değişimi yoluyla evlerine gönderilene ya da savaş sona erene kadar burada bekleyeceklerdir. Times gazetesi, Cenevre Sözleşmeleri uyarınca, savaş esirlerinin ayda 8 dolar karşılığında haftanın altı günü çalıştığını ve bu parayla kamp marketinden içecek ve çerez alabildiğini belirtti.
Ukrayna Milletvekili Serhiy Rudık, “Ukrayna’da, Rus savaş esirlerinin TV programlarını izlemelerine izin veriliyor. Tutuklama merkezinde esirlerin spor yapmalarına da önem veriliyor: jimnastik, futbol, hentbol ve satranç aktiviteleri var. Gelecekte bir yüzme havuzu da düşünülebilir” dedi. Rudık, psikologların esirlerle çalıştığını (psikolojik destek sağladığını), rahiplerle, İslami din adamlarıyla ve diğer din mensuplarıyla iletişim kurduklarını da ekledi. Ayrıca, Ruslar telefon görüşmesi yapma, paket alımı ve para transferi alma hakkına sahiptirler. Rudık, savaşın 20 ayı boyunca Ukraynalı askerlerin Rusya’da esir alındıktan sonra hallerini gördüğünü ve onlardan çok korkunç şeyler duyduğunu belirtti. Tüm bunlar Ukrayna’da kabul edilemez ve olamaz dedi.
Ukrayna Adalet Bakanı Denıs Malyuska, Rus savaş esirlerini uygun bir şekilde tutmanın savaş alanında bir avantaj sağladığını belirtti. “Savaş esirlerini nasıl tuttuğumuzla ilgili haberler oldukça popüler, özellikle Rusya’da takip ediliyor. Bu durum, Rus askerlerinin esir alınmayı daha kolay kabul etmeleri anlamına geliyor. Bu, savaş faaliyetlerini yürütme açısından büyük bir avantaj.” şeklinde konuştu.
Rus propagandası, tutuklulara işkence yapıldığına dair yalan haber yayarak Ukrayna sistemini itibarsızlaştırmak üzere elinden geleni yapıyor. Ancak gerçek durum böyle değil. Ukrayna, uluslararası standartlara ve Cenevre Sözleşmelerine tam olarak uyum sağlıyor.
4. Putin’in Tucker Carlson’a verdiği röportaj
Amerikalı gazeteci Tucker Carlson, 9 Şubat gecesi Vladimir Putin ile yapılan iki saatlik bir röportajı yayınladı.Eski Fox News sunucusu, Putin’e “zor sorular” soracağına söz verdi ve bu amaçla Moskova’ya uçtu. Carlson 2 saat içinde Rusya’nın Irpin, Buça ve Ukrayna’nın diğer şehirlerinde işlediği savaş suçları, binlerce çocuğun kaçırılması, soykırım söylemi ve Kremlin rejiminin eylemleri hakkında soru sorma fırsatı bulamadı.
Stratejik İletişim Merkezi, Putin’in Tucker Carlson ile yaptığı röportajın bazı mitlerini ve gerçeğini yorumladı.
Iddia №1. Özel Askeri Operasyon’un Ukrayna’daki amacı “tüm neo-Nazi hareketlerini yasaklamaktır”
Gerçek: “Ukrayna’da Neo-Nazizm” Rus propagandası tarafından uydurulmuş bir konudur. Moskova’nın tüm düşmanlarını “faşist” ve “Nazi” olarak nitelendirme alışkanlığı Sovyet dönemine kadar uzanıyor. Farklı zamanlarda Polonya, İsrail ve hatta sosyalist Yugoslavya bu durumu yaşamıştır. Putin’in propaganda çalışmaları, Ukrayna’da “neo-Nazizm” uydurarak ülkemizi saldırı, terör ve yok etme için yasal bir hedef olarak göstermeye çalışıyor (“denazifikasyon” ardından gizlenen hedefler). Timofey Sergeev gibi propagandacılar bu konuyu açıkça kaleme almışlardır. Ayrıca, sınırsız bir diktatörlükle, muhaliflere yönelik baskılarla, komşu ülkelere genişlemeyle ve bu ülkeleri “hayali ve gerçek olmayan” ilan etmeyle Ukrayna değil, modern Rusya tam anlamıyla bir Nazi devletine dönüşmüştür.
Iddia №2. Savaş bir buçuk yıl önce sona erdirilebilirdi, ancak “Ukrayna Johnson’ın taleplerini kabul etti”
Gerçek: Şubat-Mart 2022’de Belarus ve Türkiye’de yapılan Rusya-Ukrayna görüşmeleri taraflar için kabul edilebilir bir sonuç vermedi. Moskova Kyiv’i teslim olmaya zorluyordu. Ukrayna’nın bu görüşmelere katılmasının tek nedeni, geniş çaplı Rus işgalinin ilk haftalarında cephede tehlikeli bir durumdu. Ancak Ukrayna Silahlı Kuvvetleri, işgalciyi Kyiv yakınlarında durdurarak, Ukraynalı diplomatları Rus taleplerine boyun eğmek zorunda kalmaktan kurtardı. Nisan ayında Buça ve işgalden kurtarılmış diğer şehir ve köylerde ortaya çıkan korkunç toplu mezarlar, mücadeleden vazgeçildiği takdirde Rus işgali altında neler olabildiğini gösterdi. Ancak Kyiv, savaşı durdurmak için Moskova ile dayatılan şartlar yerine uzlaşmaya dayalı bir diyalog için kapıyı açık bıraktı. Ukrayna tarafının öne sürdüğü tek koşul, Rusya’nın ilhak girişimlerinden kaçınmasıydı. Ancak Putin, bu çağrıları dinlemeyerek müzakerelere kendisi bir şans bırakmadı.
Iddia №3. Ukrayna, Lenin ve ardından Stalin tarafından kuruldu
Gerçek: Modern Ukrayna devleti, Lenin ve Stalin tarafından değil, Ukrayna ulusal hareketi tarafından – Polonya, Litvanya, Gürcistan ve hatta Rusya’nın kendisiyle birlikte – 1917’den önce olduğu gibi bir cumhuriyet olarak kuruldu. Ukrayna, imparatorlukların çöküşünden sonra, Ukraynalı etnik nüfusun yaşadığı topraklarda kuruldu (Putin’in bahsettiği Karadeniz bölgesini de içerir). O zamandan beri sınırları pek değişmedi. Rus Bolşevikler bağımsız bir Ukrayna’yı yaratmadılar, ama onu fethederek başka bir “Sovyet cumhuriyetine” dönüştürdüler. Eğer Putin “toprak ele geçirmenin” bir ülkeyi yapay bir ülke haline getirdiğine inanıyorsa, o zaman tarihini Doğu Prusya’dan Mançurya’ya kadar başkalarının topraklarını ele geçirmekle geçiren Rusya, bu dünyanın en yapay ülkesidir.
Iddia №4. Ukrayna’da Ruslar arasında bir “iç savaş” yaşanıyor
Gerçek: Ukrayna’da vatansever ve Ukrayna devletini savunan birçok Rus vatandaşı var. Putin’in “Ukrayna’da Rusların zulmüne uğradığı” veya Ukraynalı Rusların “Putin tarafından kurtarılmayı beklediği” yönündeki propagandasının tek amacı iç durumu istikrarsızlaştırmak. Ukrayna, uyum ve karşılıklı anlayış içinde yaşayan farklı etnik kökenli ve din mensupları olan vatandaşları bir araya getiren olgun bir toplumdur. Bu nedenle, Ukraynalı askerlerin bir kısmının (Rus propagandasına göre Ukrayna’da “yasaklanmış” olan) Rusça konuşmaya devam ediyor. Rusya-Ukrayna savaşı, kesinlikle bir iç savaş değildir, çünkü Ukrayna ve Rusya vatandaşları uzun yıllardır farklı ülkelerde yaşıyorlar ve iki bağımsız devletlerin vatandaşlığını taşıyorlar.
Iddia №5. ABD Rusya ile anlaşsa, savaş bitecek
Gerçek: Rusya ve Putin düzenli olarak tüm anlaşmaları ihlal ediyor ve Rus yönetimi tarafından imzalanan uluslararası anlaşmaları ihlal ediyor. Ruslar, Ukrayna’ya geniş çaplı bir saldırı düzenleyerek yaklaşık 400 uluslararası anlaşmayı ihlal etti. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Nihai Senedi (Helsinki Anlaşmaları) gibi temel anlaşmaları ihlal eden Rusya, ABD ve Birleşik Krallık ile birlikte Ukrayna’nın nükleer silahlarını Rusya’ya devredilmesi karşılığında Ukrayna’nın güvenliğinin garantörü olmayı taahhüt ettiği Budapeşte Memorandumu’nu ihlal etti. Rusya, Ukrayna ile imzaladığı Dostluk, İşbirliği ve Ortaklık Anlaşmalarını, Ukrayna-Rusya Devlet Sınırı Anlaşmasını, Azak Denizi ve Karadeniz’in Kullanımı Anlaşmasını ve yüzlerce diğer anlaşmayı çiğnedi. Rusya’nın bu tür ihlalleri, uluslararası ilişkilerde adil olmayan bir rol oynayarak anlaşmaları siyasi bir koz olarak kullanmasını gösteriyor. Bu nedenle, Ukrayna zararına Rusya ile anlaşmanın, Putin’in Avrupa ve diğer kıtalarda daha büyük ve daha korkunç bir savaş başlatma potansiyelini artıracağı açıktır.
Ancak, Carlson röportaj sırasında Putin’e şu konularla ilgili sorular sormadı:
- Rusya’da Amerikan sosyal medyasının, özellikle de bu röportajın yayınlandığı X’in (Twitter) yasaklanması. Bu durum, ifade özgürlüğünün ihlali olarak değerlendirilebilir.
- Rusya’da protesto edenlere yönelik zulüm. Örneğin, 2017’den beri Rusya’da Yehova Şahitlerinin faaliyetleri yasaklandı. 2014 yılından bu yana, Ukrayna’nın işgal altındaki bölgelerinde Protestan vaizler ve inananların kaçırılması, işkence görmesi, soyulması ve öldürülmesi gibi insan hakları ihlalleri.
- Ukraynalı çocukların kaçırılması. Bu nedenle Putin hakkında uluslararası bir tutuklama emri çıkarılmıştır.
- İşgal altındaki bölgelerde ( Buça, İzyum) Ukraynalı sivillere yönelik toplu katliam ve istismar gibi savaş suçları.
- ABD’ye, NATO ülkelerine ve askeri müttefiklerine yönelik provokasyonlar.
Nedense bu önemli sorulardan hiçbiri Putin’e sorulmadı.