Ukrayna Haber Bülteni 17.01.2024
1. Cephe hattındaki durum
Eski Savunma Bakan Yardımcısı Hanna Malyar, Telegram üzerinden cephedeki durum hakkında bilgi paylaştı: Rus birliklerinin doğudaki ilerleyişi, sonbahardaki hızla devam ediyor. Ukrayna ordusu ağır saldırıları püskürtüyor ve Rus birliklerini yok ediyor, ancak Rusya’nın hala yeterli sayıda askeri kaynağa sahip olduğu belirtiliyor. Hızla insan ve mühimmat stoğunu yeniliyorlar. Öte yandan, insan gücü tasarrufu yapmak zorundalar.
Saldırı sayısı azalmıyor – günde bine kadar saldırı gerçekleşiyor, ancak artık daha az mühimmat kullanılıyor. Kullanılan mühimmat oranını hesapladığımızda, Rusya’nın avantajının 6-8 kat olduğu görülüyor. Hatta bu oran, hava durumuna, güne ve şartlara bağlı olarak bazen 7-10 katına kadar çıkabiliyor.
Doğu’da Ruslar, küçük saldırı grupları taktiğini kullanıyor. Bu aslında Wagner PMC’nin taktiğidir. Bu şekilde personel tasarrufu sağlanırken, küçük grupları yok etmek için büyük gruplarla aynı miktarda mühimmat kullanılıyor.
Rus ordusunun şu anki amacı, Ukrayna ordusunu mümkün olduğunca yormak, mühimmat stoku yapamamalarını, teçhizat hazırlayamamalarını ve moral olarak çökmelerini sağlamaktır. Ukraynalı askerlerin toparlanmak için zamanları olmayacak şekilde hareket ediyorlar.
Bu arada Rusya, yeni birlikler oluşturmaya başladı ve bir sonraki saldırı aşamasına hazırlanıyorlar.
Rus birlikleri, Avdiivka’yı “kuşatmak” ve Kupyansk’a ulaşmak için her türlü girişimde bulunuyor. Bu, askeri sebeplerden ziyade propaganda ve kendi ordularına moral desteği açısından yapılmaktadır. Güney savunma güçlerinin sorumluluk alanında karşı batarya çatışmaları devam etmektedir.
Rusya, Ukrayna birliklerini Dnipro Nehri’nin sol kıyısındaki mevzilerinden çıkarma girişimlerini aralıksız sürdürüyor. Bu durum, Güney savunma güçleri tarafından bildirildi.
Rus birlikleri, Ukrayna’nın güneyinde aktif saldırı operasyonlarına tekrar başlamış ve birliklerini deniz piyadeleri ile takviye etmiştir. Bu haber, Güney Operasyonel Komutanlığı Ortak Basın Merkezi Başkanı Natalia Gumenyuk tarafından bir teleton sırasında duyuruldu.
Gumenyuk, ülkenin güneyindeki saldırıların muhtemelen Rus birliklerinin ek birliklerin bölgeye gelmesi beklentisiyle yeniden başladığına inanıyor.
Onun ifadesine göre, daha önce düşman aktivitesinde keskin bir düşüş fark edildi: Günde 10 ila 13 saldırı gerçekleştirilirken, son zamanlarda 1-3 saldırı gerçekleştirilmişti. Ancak bugün, 13 Ocak’ta düşman 9 saldırı operasyonu düzenledi.
Buna ek olarak, Rusya artık sadece Fırtına-Z birlikleri kullanmakla kalmıyor, aynı zamanda deniz piyadeleri ve hava indirme birliklerini de dahil etmeye çalışıyor ki bu da saldırı operasyonlarının etkinliğini arttırma arzusuna işaret etmektedir. Ukrayna savunma güçleri, bu saldırıları başarıyla püskürtmektedir.
2. A-50 uçağının düşürülmesi ve Il-22 uçağının zarar görmesi
Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Başkomutanı Valeriy Zalujni, Telegram kanalında Ukrayna Hava Kuvvetleri’nin Rusya’ya ait “A-50” tipi uzun menzilli radar tespit ve “IL-22” tipi komuta kontrol uçağını imha ettiğini duyurdu.
Ukrayna Hava Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Mıkola Oreşçuk, A-50 ve Il-22M düşman uçaklarının imha edilmesi için emeği geçen herkese teşekkür etti. Oreşçuk, Telegram üzerinden yaptığı açıklamada, “İşgalcilerin uçaklarını imha etme operasyonunu planlayan, organize eden ve operasyona katılan herkese teşekkür ediyorum! Moskova gemisinin güvertesinde artık yeterince yer olmadığı kesin. “Ebedi uçuş, kardeşler!” operasyonuna devam ediyoruz” diye yazdı.
IL-22M uçağı, Rusya’nın Krasnodar Bölgesi’ndeki Anapa şehrine inmeye çalıştı. Pilot tahliye talebinde bulunmuştur. Bazı kaynaklara göre, uçak Kerç yakınlarında radardan kaybolmuştur.
A-50, ilk uçuşunu 19 Aralık 1978 tarihinde gerçekleştiren ve Il-76 askeri nakliye uçağına dayanan uzun menzilli bir radar tespit ve kontrol uçağıdır.
Bu uçak, Taganrog Bilimsel ve Teknik Havacılık Merkezi ile Vega Araştırma ve Üretim Topluluğu tarafından geliştirilmiş olup, eski Tu-126’nın yerini almak üzere tasarlanmıştır. Prototipleri 1985 yılında kullanılmaya başlanmış ve uçak, 1988 yılında Sovyet Ordusu tarafından hizmete alınmıştır.
Sovyet döneminde toplam 31 adet üretilmiş olup, günümüzde sadece 12 adet çalışır durumda uçak bulunmaktadır. Bunlardan 9’u A-50 ve A-50U modelleridir ve Rus Havacılık ve Uzay Kuvvetleri’nde görev yapmaktadır (sırasıyla 3 ve 6 adet). Geri kalan uçaklar ise Hindistan Silahlı Kuvvetleri tarafından kullanılmaktadır.
Bu uçak, Sovyet Argon-50 elektronik bilgisayarına bağlı Shmel telsiz sistemi ile donatılmıştır.
Uçakta 10-11 operatör bulunur: Bunlar arasında bir komutan, bir kıdemli kılavuz navigatör, iki kılavuz navigatör, bir kıdemli destek operatörü, iki destek operatörü ve RTC, radar ve iletişim uçuş mühendisleri. Bu ekibe 5 uçuş ekibi üyesi de eşlik eder.
Uçak keşif, hava, yer ve yüzey hedeflerini tespit etme yeteneğine sahiptir. Uçakta bulunan optoelektronik sistemler, balistik füze bulutlarını 800 kilometreye kadar mesafeden tespit edebilirken, radar sistemi uçak ve seyir füzelerini 700 kilometreye kadar mesafeden tespit ve takip edebilmektedir.
Hava savunma rampaları ve balistik füzeler gibi hedefler, 400 kilometreye kadar, zırhlı araç kümeleri ise 450 kilometreye kadar mesafeden vurulabilir. A-50, avcı uçaklarına harici hedefleme sağlayabilir ve bir hava komuta merkezi olarak hareket edebilir.
Il-22M11, Sokol röle ünitesi ile donatılmış bir hava indirme komuta merkezidir. IL-22, 1970’lerde IL-18 sivil yolcu uçağı temel alınarak geliştirilmiştir. Mürettebat 5 kişiden oluşur (iki pilot, bir navigatör-bombardıman görevlisi, bir radyo operatörü ve kuyruk bölgesi silah operatörü). Rusya, hem hava trafik kontrolü hem de radyo röle iletişimi için aktif olarak kullanılan 12 adet Il-22M uçağını işletmektedir.
Bir Il-22M uçağı, 24 Haziran 2023 tarihinde sözde Wagner PMC’nin hava savunma güçleri tarafından düşürülmüştür.
İngiliz istihbaratı, olay hakkında şu değerlendirmeyi yaptı: Bu uçağın kaybının Rus hava ve kara operasyonları üzerinde olumsuz bir etki yaratması olasıdır. Kısa vadede, bu tür bir kaybın çok sayıda mürettebatın kaybedilmesiyle birlikte yaratacağı psikolojik şok, Rus Hava Kuvvetleri’nin moraline zarar vereceği açıktır. Uzun vadede ise, Rusya’nın kalan filoyu güvenli bir şekilde yönetmek için mevcut görev seviyelerini azaltması muhtemeldir. Bu durum, özellikle yoğun operasyon dönemlerinde Rus kuvvetlerinin komuta ve koordinasyon yeteneğini zayıflatacaktır.
Ukrayna Hava Kuvvetleri, 3 Mart 2022 tarihinde bir Il-22M uçağını düşürmüştür. Uçak hasar görmesine rağmen piste ulaşmayı başarmıştır.
3. Ukrayna ile İngiltere arasında güvenlik anlaşması
12 0cak tarihinde Devlet Başkanı Volodımır Zelenski ve İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, Ukrayna ile İngiltere arasında güvenlik işbirliği anlaşmasına imza attı. Her ikisi de bunu tarihi bir adım olarak değerlendiriyor. Belirlenen hedefler arasında Ukrayna’nın savaşı kazanmasına yardımcı olmak ve Kyiv’in NATO üyeliği yolunda ilerlerken yeni bir Rus saldırısını önlemek yer almaktadır.
Ukrayna Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Oleksandr Merejko, “Bu anlaşma, Ukrayna için güvenlik garantilerine ilişkin G7 deklarasyonunun uygulanmasının başlangıcı” diyerek, “İngiltere bu konuda öncülük etmiştir” şeklinde ekledi.
Ukrayna ile İngiltere ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı arasındaki Güvenlik İşbirliği Anlaşması, önümüzdeki on yıl boyunca Birleşik Krallık ve Ukrayna arasındaki ittifakı tanımlayacak önemli bir uluslararası belgedir.
Razumkov Araştırma Merkezi Güvenlik Uzmanı Oleksiy Melnik, İngiltere’nin her zaman olduğu gibi dünya siyasetinde liderlik gösterdiğini belirterek, “Artık İngiltere hükümetinin elinde karar alma sürecine temel teşkil edecek bir belge bulunuyor. Ayrıca bu belge çok önemli hususlar içeriyor” diye ekledi.
Londra’nın Kyiv ile istihbarat paylaşması, siber güvenlik ve askeri eğitim konularında işbirliği yapması, savunma ve sanayi işbirliğini güçlendirmesi bekleniyor.
Sunak, “Rusya’nın gelecekte yeni bir saldırısı durumunda Ukrayna’ya ihtiyaç duyacağı yardımı sağlayacağız. Hızlı ve istikrarlı bir şekilde yardım edeceğiz; karada, denizde ve havada savunmaya yönelik modern silahlar ve mali destek. Ayrıca, Rusya’yı bu tür bir saldırganlığın ekonomik bedelini ödemeye zorlayacağız” ifadelerini kullandı.
Zelenski, söz konusu anlaşmanın bir başka Rus saldırısı durumunda “ortaklarımızın resmi taahhüdü” olduğunu da belirterek, “Bu anlaşma kapsamında ortaklarımızla edeceğimiz istişareler belirli bir süre içinde gerçekleşecek. Yeni bir Rus saldırısı durumunda ihtiyaç duyacağımız yardımı birlikte belirleyeceğiz” dedi.
Ukrayna Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Oleksandr Merejko, Ukrayna’nın artık yardım talep etmek zorunda kalmayacağını belirtti. “Herhangi yeni bir saldırı durumunda istişareler yapılarak, otomatik olarak askeri ve mali destek sağlanacak” şeklinde açıklamalarda bulundu. Ayrıca, anlaşmanın kapsamında mali destek, Ukrayna’nın yeniden inşası, makroekonomik istikrar (Ukrayna IMF programının gerekliliklerini yerine getirmeyi taahhüt etmesi), Rus saldırganlığından kaynaklanan kayıpların telafisi (İngiltere’nin Ukrayna’yı desteklemesi için Rus varlıklarını kullanma yöntemlerini araştırılacak), insani yardım işbirliği ve daha fazlası yer almaktadır. Ayrı bir bölüm, Ukrayna’daki reformlarla ilgili konulara ayrılmıştır. Öncelikler arasında NATO üyeliği, IMF, AB ve G7 gibi diğer fon kriterleri için gerekli reformlar bulunmaktadır.
Kuçeriv Demokratik Girişimler Vakfı Uluslararası Güvenlik Uzmanı Taras Jovtenko, imzalanan anlaşmanın Ukrayna’nın NATO üyeliği için gerekli koşulları yerine getirirken kendisini koruyacak araçlara sahip olacağı anlamına geldiğini ifade etti. Bu anlaşma, Ukrayna’nın Ramstein düzeyindeki münferit müttefiklerinden aldığı yardımın ikili düzeyde resmileştirilmesinin bir sonucu. Bu durum, Ukrayna’nın ortaklarından yardım almaya devam edeceğinin bir garantisi olarak değerlendirilebilir. Her bir müttefikle yapılacak ikili anlaşmalarla güvence altına alınacak” dedi.
Ukrayna Cumhurbaşkanlığı Ofisi Başkan Yardımcısı Ihor Jovkva, Forbes.ua’ya yaptığı açıklamada, “İlk kez, en güvenilir ortaklardan birinin bunu sadece “gerektiği kadar” formülüne göre yapmayacağı, belirli miktarlar, süre ve yardım türleri konularının belirlendiği resmi bir belgede kaydedilmiştir” dedi.
Anlaşma imzalandıktan sonra yürürlüğe girer ve 10 yıl boyunca geçerli olacaktır. Ukrayna’nın daha önce NATO üyesi olması halinde, gelecekteki statüsüne ilişkin karar ayrıca alınacaktır.
Rishi Sunak, Zelenski ile Verkhovna Rada’da yaptığı görüşmede bu anlaşmanın, Kyiv ve Londra arasındaki ilişkilerin temelini oluşturacağını ve yüzyıllar boyunca süregideceğini ifade etti. Jovkva, İngiltere Başbakanının sözlerini Ukrayna ve İngiltere’nin daha geniş bir küresel anlaşma üzerinde çalışmaya başladıkları şeklinde yorumladı.
“2020 Stratejik Ortaklık Anlaşması ve bugünkü anlaşma ile birlikte, yeni anlaşma daha da kapsamlı olacak” diyen Ukrayna Cumhurbaşkanlığı Ofisi Başkan Yardımcısı, şu eklemeyi yaptı: “Bu anlaşma ekonomik, askeri, siyasi, sosyal, insani ve diğer alanlardaki ortaklığımızı tanımlayacak.”
4. Ukrayna nüfusu arasında “barış karşılığında toprak” fikrine verilen destek oranı
Kyiv Uluslararası Sosyoloji Enstitüsü (KIIS), Mayıs 2022’den bu yana düzenli olarak yaptığı araştırmalarda, halkın bir an önce barışa ulaşma ve bağımsızlığı koruma konusunda toprak tavizi vermeye ne kadar hazır olduğunu anlamak amacıyla çeşitli sorular yöneltmektedir. Mayıs 2023’ten itibaren, toprak tavizlerine hazır olanların oranı kademeli olarak artmıştır: Mayıs ayında %10’dan Ekim ayında %14’e ve Aralık ayında %19’a yükselmiştir. Aynı zamanda, toprak tavizlerine karşı çıkanların oranında bir düşüş eğilimi görülmektedir (Mayıs’ta %84’ten Ekim’de %80’e ve Aralık’ta %74’e). Ancak, mevcut durumda Ukraynalıların büyük bir çoğunluğu, Ukrayna’nın hiçbir toprağından vazgeçmemesi gerektiğine inanmaktadır. Öte yandan, tüm bölgelerde katılımcıların çoğunluğu (Güney ve Doğu bölgelerinde sırasıyla %68 ve %69’dan, Batı ve Merkez bölgelerinde ise %76 ve %79’a kadar) Rusya’nın toprak tavizlerine karşı çıkmaya devam etmektedir.
İyimserliğin azalmasının neredeyse kaçınılmaz olduğu düşünüldüğünde, “kül serpmek” yerine, dinamiklere farklı bir perspektiften bakmakta fayda vardır. Yaklaşık iki yıldır, geniş kaynaklara, Batı’da güçlü yolsuzluk etkisine ve hatta nükleer cephaneliğe sahip güçlü bir devlet, Ukrayna’ya karşı savaş yürütüyor. Karamsarlık ve umutsuzluğun tamamen yaygınlaştığını varsaymak oldukça makul olacaktır. Tüm bunlara ve 2023 beklentilerinin karşılanmamış olmasına rağmen, halkın büyük bir çoğunluğu herhangi bir taviz verilmesine karşıdır. Ukrayna’nın tüm bölgelerinde, özellikle Rus işgalinden etkilenen bölgeler de dahil olmak üzere, nüfusun çoğunluğu her türlü tavizi reddediyor. Dolayısıyla, toprak tavizlerinin reddedilmesine yönelik oldukça yüksek bir destek seviyesinin korunması, toplum için olumlu bir sonuç ve dayanıklılığının bir başka göstergesidir.
Ukraynalıların çoğunluğu, Batı’dan gelen desteğin önemli ölçüde azalmasına rağmen, şu anda Ukrayna’nın kontrolünde olan topraklara yönelik riskleri göz önünde bulundurarak, Rusya’ya baskı yapmak için mücadeleye devam etmenin önemli olduğuna inanıyor.
Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmıtro Kuleba, Brüksel’de NATO-Ukrayna Konseyi’nde Ukrayna’nın dış politika çizgisi ve toprak tavizi hakkında konuşurken, Ukrayna’nın “tavizler” ve “Rusya ile anlaşmalar” hakkında fikirler duyduğunu inkar etmedi. Bakan, aynı zamanda, bu olasılığı kategorik olarak reddederek bu tür önerilere sert bir yanıt verdi: “Bu insanlar hükümetlerine topraklarından vazgeçmelerini ve halklarını teslim etmelerini tavsiye etsinler. Eğer böyle bir şey yapılırsa, ben de onların argümanlarını dinlemeye hazır olacağım. Bir başkasına vazgeçmesini ve taviz vermesini önermek çok kolay. Bunu önce kendileri yapması gerekir” şeklinde konuştu.
5. Romanya ve Polonya gümrüklerinde tırların geçişinin engellenmesi ile ilgili durum
6 Kasım’da Polonyalı taşıyıcılar, Ukrayna ile olan Korczowa-Krakowiec, Hrebenne-Rava-Ruska ve Dorohusk-Yagodyn en büyük üç gümrük geçişi yakınında kamyon trafiğini abluka altına almaya başladı. Başlıca talepler arasında, 30 Haziran 2024 tarihine kadar Avrupa Birliği ile yapılan anlaşmayla iptal edilen Ukraynalı taşıyıcılara yönelik izin uygulamasının geri getirilmesi yer almaktadır.
6 Ocak’ta Polonya’da Medyka-Shehyni geçiş noktasına giden yolda kamyon trafiği yeniden başladı.
Ukrayna Devlet Sınır Muhafız Servisi sözcüsü, 6 Ocak’ta Medyka-Shehyni kontrol noktasındaki blokajın kaldırıldığını belirtti. Şu anda trafik “oldukça yoğun”dur. Her iki yönde günde yaklaşık 500 kamyon geçmektedir. Ancak, aynı zamanda bu yönde bir kuyruk oluşmuştur: 15 Ocak sabahı itibariyle yaklaşık 950 kamyon sırayla beklemektedir.
Polonya hükümeti ve kamyoncular arasında grevin askıya alınması konusunda bir anlaşmaya varıldı. Varşova, nakliyecilerin menfaatleri doğrultusunda uzlaşmaya hazır olduğunu belirtirken, kamyoncular da yetkililere 1 Mart’a kadar süre tanıyacaklarını söyledi. Eğer bu tarihe kadar tatmin edici bir çözüm bulunamazsa, ablukaya geri dönecekler. Anlaşma, Polonya Altyapı Bakanı Dariusz Klimczak ve protestocuların temsilcileri tarafından imzalandı.
Bakan, sonuç olarak hükümetin hangi tavizlerde bulunabileceğini belirtmedi, ancak gündeme getirilen konuların “karmaşık ve uzun yıllardır karşı karşıya olduğumuz” konular olduğunu ifade etti. Bu konular sadece Altyapı Bakanlığını değil, aynı zamanda dış ve iç politikanın diğer alanlarını da kapsamaktadır.
Protesto liderlerinden ve tartışmalı Özgürlük ve Bağımsızlık Konfederasyonu siyasi partisinin üyesi Rafal Mekler, ablukanın ancak 1 Mart’a kadar kaldırılacağını doğruladı. Dahası, durum hükümetle yapılacak anlaşmalara tabi tutulacaktır.
Aynı zamanda, 13 ve 14 Ocak tarihlerinde, Romanya’daki çiftçiler Ukrayna Porubne kontrol noktasının karşısındaki Siret kontrol noktasından geçen Ukrayna kamyonlarının trafiğini engelledi. Medyada yayınlanan haberlere göre, çiftçiler Ukrayna ürünleriyle rekabet edebilmek için sübvansiyonların arttırılmasını talep ediyor.
15 Ocak’ta Romanyalı çiftçiler, Siret kontrol noktasından kamyonların geçişini tekrar engelledi ve Vicovu de Sus kontrol noktasını da bloke etmeye başladı. Tarım sektörü temsilcilerinin 13-14 Ocak’ta başlayan protestoları, Romanya’da yeniden trafik kısıtlamalarına neden oldu. Bu bilgi, 15 Ocak’ta Ukrayna Devlet Sınır Muhafız Servisi (DPSU) temsilcisi Andriy Demçenko tarafından ulusal bir televizyon programında paylaşıldı.
Yaptığı açıklamaya göre, Porubne yönünde Romanya’ya geçmek için bekleyen yaklaşık 600 kamyon, sınırda kuyruk oluşturdu. Ayrıca, Ukrayna’dan çıkış yapan yaklaşık 600 kamyonun sınırda fiziksel olarak bulunmadığını ve Krasnoyilsk kontrol noktasında elektronik sistemin devre dışı olduğu “hareketli” bir kuyruk olduğunu söyledi.
Polonya sınırındaki Yagodyn, Rava-Ruska ve Krakowiec kontrol noktalarında abluka hala devam etmektedir. 15 Ocak sabahı itibariyle, yaklaşık 1.200 kamyon Ukrayna sınırını geçmek için beklemektedir.
Demçenko ayrıca, Medyka-Shehyni kontrol noktasının 6 Ocak’ta açıldığını ve şu anda trafiğin yoğun olduğunu, ancak yaklaşık 950 kamyonluk bir kuyruk bulunduğunu açıkladı. Demçenko, trafik yoğunluğunun yöne bağlı olarak farklılık gösterdiğini kaydetti.
Ukrayna Altyapı Bakanı, Polonya ile Korczowa-Krakowiec, Hrebenne-Rava-Ruska ve Dorohusk-Yagodyn üç kontrol noktasındaki ablukanın 1 Mart itibariyle kaldırılacağını bildirdi.
Son ikisinin blokajı zaten kaldırılmıştır. İlgili anlaşma 16 Ocak 2024 tarihinde Polonya Altyapı Bakanlığı ile protestocular arasında imzalanmıştır. Bakan, “Kendi adımıza, sınırın açılması yönünde daha önce verdiğimiz taahhütleri bir kez daha teyit ediyor ve meslektaşlarımızla esaslı bir diyaloğu sürdürmeye hazır olduğumuzu ifade ediyoruz” dedi.
Savaş zamanında ekonomimizi desteklemek için “taşımacılık vizesiz rejimini” korumak ve genişletmek önemlidir. Kubrakov, Facebook sayfasında, “Ukrayna ve AB arasında Yük Taşımacılığının Serbestleştirilmesine ilişkin Anlaşmanın ikili taşımacılık piyasası üzerinde önemli bir etkisi olmadığına inanıyoruz. 2023 yılında Ukraynalı taşıyıcıların Polonyalı taşıyıcılara oranı %67’ye %33’tü. Anlaşma öncesinde bu oran %60’a %40 idi” şeklinde yazdı.
Protestocularla yapılan anlaşmanın içeriği, Polonyalı muhatapların uygulamayı kabul ettiği bir dizi tedbiri içermektedir.
Bakan, “Aslında daha önce de söylediğimiz gibi, üzerimize düşen her şeyi yaptık. İkili taşımacılık piyasasını dengeleyecek çözümler bulmak adına çalışmaya devam etme konusunda ve önümüzdeki ay boyunca sınırın istikrarlı bir şekilde işlemesini sağlamak amacıyla sorunu tamamen çözme konusunda anlaştık. İkinci olarak, savaş zamanında öncelikle askeri ve insani malların tedariki, ihracat ve ekonomimizin işleyişi için hayati önem taşıyor” diyerek sözlerini tamamladı.