Ukrayna Haber Bülteni 20.04.2023
- Cephede son durum
Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanlığı, Rusya’nın 19.04.2023 tarihi itibarıyla toplam askeri kaybının 185 bine yakın olduğunu açıkladı. Rusya, Ukrayna’ya karşı savaşında dün yaklaşık 470 askerini daha kaybetti. Bunun yanı sıra 3661(son bir günde +1) tank, 7098(+11) zırhlı araç, 2810(+6) topçu sistemi, 538(+3) roketatar, 285(+0) hava savunma sistemi, 308(+0) uçak, 293(+0) helikopter, 2353(+6) insansız hava aracı ve diğer ekipman etkisiz hale getirildi.
Geçen gün boyunca, Ukrayna savunma güçleri doğu bölgelerinde 60’tan fazla düşman saldırısını püskürttü. Ukrayna Hava Kuvvetleri sözcüsü Yuriy Ihnat, isabet edenler de dahil olmak üzere yaklaşık 750 seyir füzesinin imha edildiğini açıkladı. “Başka bir deyişle, düşman altyapımıza 850’den fazla füze saldırısı düzenledi” dedi. Ona göre, Ruslar daha ekonomik bir alternatif olarak güdümlü hava bombaları kullanmaya başladılar. Bugün işgalciler, eski mühimmat da dahil olmak üzere ellerindeki tüm silahları kullanmak zorunda kaldıkları bir durumda.
Güney Ukrayna Savunma Kuvvetleri Ortak Koordinasyon Basın Merkezi başkanı Nataliya Gumenyuk, bugün Herson bölgesinde Rusya Silahlı Kuvvetleri’nin yeni bir “iyi niyet jesti” hazırlığında olabileceğine dair işaretler görüldüğünü belirtti. Gumenyuk’un ifadesine göre, bu tür varsayımlar, Rusların işgal altındaki bölgelerden çalınan malları Rusya’ya aktif olarak göndermeleri ve sivil kıyafetler arayıp stoklamaları nedeniyle yapılmaktadır.
Ukrayna Devlet Başkanı Volodımır Zelenski, Donetsk bölgesi Avdiivka’da bulunan Ukrayna ordusunun ileri mevzilerini ziyaret etti. Zelenski ayrıca deniz piyadeleri, amfibi taarruz, mekanize ve topçu birliklerinin askerleriyle de görüştü ve hizmetlerinden dolayı teşekkür etti.
Bahmut halen çatışmanın merkez üssü. Ukrayna birlikleri Rus ordusuna ciddi kayıplar verdiriyor ve Bahmut bölgesinde Rusların ilerleyişini yavaşlatıyor. İşgalci Rusya, Bahmut’u “ne pahasına olursa olsun” ele geçirmek için ana çabalarını bu yönde yoğunlaştırdı.
- Tahıl Koridoru Anlaşması (Rusya’nın tahıl koridoru çalışmalarını engellemesi)
Ukrayna Altyapı Bakanı Oleksandr Kubrakov, Tahıl Koridoru Anlaşması’nın tehlikeye girdiği uyarısında bulundu. Rusya’nın İstanbul Boğazı’na giren gemilerin denetimini engellediğini belirtti. Rusya tarafı, 17 Nisan 2023 tarihinde Türk karasularına giren gemilerin denetimini ikinci kez engelledi. 10 Nisan’dan bu yana, İstanbul’da kurulan Ortak Koordinasyon Merkezi’ndeki Rus temsilciler, Ukrayna limanları tarafından onaylanan gemilerin kaydını tek taraflı olarak askıya aldılar ve kendi takdirlerine göre gemileri seçerek kendi denetim planlarını hazırlamaktadırlar. Bu davranış, Tahıl Koridoru Anlaşması’nda öngörülen gemi denetimi koşullarına “tamamen çelişen ve kabul edilemez”dir.
Sonuç olarak, Anlaşma’nın 9. ayında ikinci kez tahıl taşıyan gemiler için denetim planı hazırlanmamış ve hiçbir gemi denetlenmemiştir. Bu durum tahıl girişiminin işleyişini tehlikeye atmaktadır. Kasım 2022’den bu yana, tahıl taşıyan gemilerin denetim sürelerinin uzatılması nedeniyle Ukrayna’nın küresel tarım pazarlarına ihracatı şimdiden 15-18 milyon tonluk bir düşüş yaşamıştır.
Nisan 2023’ten bu yana, OKM Rus temsilcileri, hangi gemilerin anlaşmanın bir parçası olabileceğine karar vermek için kendi kriterlerini dayatarak Ukrayna limanlarının faaliyetlerine müdahale etmeye çalışıyor.
14 Nisan’dan bu yana, Rus denetçiler herhangi bir açıklama yapmadan halihazırda Pivdennyi limanında yük bekleyen üç gemiyi (ikisi Çin’e gidecek) kayda almayı reddediyor.
Türkiye Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile Ukrayna Altyapı Bakanı Kubrakov, Tahıl Koridoru Anlaşması’nın blokajını kaldırmak ve etkin işleyişini sağlamak amacıyla 19 Nisan 2023’te bir araya geldi. Bakanlar, bölgeye gelen gemilerin Ukrayna tahılını taşıması için kayıt ve denetimin yeniden başlatılması konusunda anlaştılar. Gemi denetimi yeniden başlamasına rağmen, Ukrayna tarafı, tahıl anlaşmasının tüm tarafların yükümlülüklerini ve OKM prosedürleri uyarınca eksiksiz bir şekilde uygulanması konusunda BM ve Türkiye ile birlikte çalışmaya devam etmektedir.
Rusya tarafı ise, uluslararası normları ve tahıl girişimi şartlarını ihlal ederek, yüklü gemi sayısı ve hareket yönleri üzerinde kontrol sağlamaya çalışıyor. Bu politika, Rusya’nın kendi koşullarını dünyaya dayatma ve gıda güvenliğini riske atma amaçlı bir başka girişimidir. Ukrayna, Rusya’nın son taleplerini kategorik olarak reddediyor ve Ukrayna limanlarının operasyonuna müdahalesine karşı çıkıyor.
- Rusya’nın nükleer enerji sektörüne yaptırım uygulanması ve ülkenin nükleer pazardan çıkarılması
Batılı ülkeler, Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nin yaklaşan karşı taarruzu bağlamında, olumsuz senaryolara karşı hazırlıklı olmak için Rus diktatör Vladimir Putin’in olası misilleme adımlarını hesaplıyorlar. Batılı liderler, Putin’in Ukrayna ordusunun başarısına karşılık olarak nükleer tehditler ve siber saldırılar da dahil olmak üzere “elinde kalan her türlü silahı” kullanabileceğini öngörüyorlar.
16-18 Nisan tarihlerinde Japonya’da G7 Dışişleri Bakanları Toplantısı düzenlendi. Rusya karşıtı yaptırımlara uyulup uyulmadığının kontrolünü güçlendirmeyi ve Rusya’ya üçüncü ülkelerden silah tedarikine yönelik daha iyi tedbirler almayı kabul ettiler. Ayrıca İngiltere, ABD, Kanada, Japonya ve Fransa, Rusya’yı uluslararası nükleer enerji pazarından çıkarmak için bir ittifak kurdu. Beş üye, Rusya’nın tedarik zincirleri üzerindeki kontrolünü baltalamak için her ülkenin sivil nükleer enerji sektörlerinin kendi kaynaklarını ve yeteneklerini kullanacakları konusunda anlaştılar. Söz konusu anlaşma, düzenli yakıt tedarikini karşılamak ve gelecekte geliştirilecek reaktörler için güvenilir ve sağlam yakıt geliştirme ve kullanımını sağlamak amacıyla yapılmıştır. Ayrıca, bu anlaşma Rusya Federasyonu’nun nükleer yakıt pazarından tamamen ve mümkün olan en kısa sürede çıkarılması hedeflenerek bir temel olarak kullanılacaktır. Bu adımın amacı, Putin’in Ukrayna’yı işgali için bir başka finansman kaynağını kesmektir.
Ukrayna Enerji Bakanı Danışmanı Lana Zerkal da, G7 ülkelerinin bu kararının Ukrayna için çok önemli olduğunu vurguladı. Çünkü şimdiye kadar hiçbir ülke (Ukrayna dışında), Zaporijya Nükleer Santraline el konulmasına ve nükleer şantaja rağmen Rus nükleer sektörüne karşı yaptırım uygulamamıştır.
Birleşik Krallık Enerji Bakanı Grant Shapps 18 Nisan’da yaptığı açıklamada, ülkesinin Ukrayna’yı desteklemek, Putin’i yenmek ve ne onun ne de onun gibi bir başkasının tüm dünyayı kendi enerji kaynaklarına tutsak edebileceğini düşünmemesini sağlamak için küresel bir çabanın merkezinde yer aldığını söyledi.
Almanya, Rusya’nın nükleer enerji sektörüne yaptırım uygulanması talebini AB Komisyonuna ilettiklerini belirtti. Almanya Ekonomi Bakanı Robert Habeck’e göre, Avrupa Birliği’nin Rusya’ya olan bağımlılığını azaltmak için daha fazla çaba göstermesi gerekiyor. Rusya ayrıca, nükleer enerji santrallerinin yakıt çubukları için uranyum tedarik ediyor ve radyoaktif atıkları kendi topraklarında depoluyor. “Rus nükleer endüstrisine öncelik vermenin hiçbir gerekçesi yok” belirten Habeck, “Nükleer teknoloji son derece hassas bir alan ve Rusya artık burada güvenilir bir ortak olarak görülemez” dedi.
Mart ayında ABD Senatosu Enerji ve Doğal Kaynaklar Komitesi, ABD’nin nükleer yakıt döngüsünün neredeyse tüm alanlarında eksiklikleri olduğunu ve ülkenin reaktörleri için Rus nükleer yakıtına olan bağımlılığını sona erdirmek istemesi halinde bunun “değişmesi ve hızla değişmesi gerektiğini” belirtti. Senato oturumunda “Rusya’nın küresel pazarda hakimiyeti ve uluslararası uranyum dönüştürme ve zenginleştirme kapasitesinin neredeyse yarısını temsil etmesi” ifade edildi.
- Çin’in Rusya-Ukrayna Savaşın’daki Rolü
Rusya’nın Ukrayna’yı geniş çaplı işgalinin başlangıcından bu yana Çin iki taraf arasında denge kurmaya ve tarafsız kalmaya devam ediyor. Moskova’ya askeri yardım yapmayı düşündüğü suçlamalarıyla karşı karşıya olan Çin’in tutumunun değişmesi de pek olası görünmüyor.
Pekin’in Rusya ve Ukrayna’ya 12 maddelik ateşkes önerisi sunması ve ABD’nin Çin’i Moskova’yı silahlandırmayı düşünmekle suçlamasının ardından Çin’in Rusya-Ukrayna Savaşı’nda oynadığı rolün yeni bir aşamaya girdiği söylenebilir. Pekin’in sözde “barış planı” aslında savaşı sona erdirmek için gerçek bir temelden ziyade bir pozisyon belgesi niteliğindedir. Çin, Ukrayna’nın egemenliğini ve toprak bütünlüğünü desteklemiş ve hiçbir zaman Kırım’ın ya da Rusya’nın işgal etmek istediği diğer Ukrayna bölgelerinin Rus toprağı olduğunu söylememiştir. Ancak Çin, BM Genel Kurulu’nda Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü tanıyan kararların oylanmasında her zaman çekimser oy kullandı. Moskova ziyareti öncesinde Rossiyskaya Gazeta için kaleme aldığı makalede Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, geçen yılın başından bu yana devam eden olayları “Ukrayna krizinin tamamen kötüleşmesi” olarak nitelendirdi.
Bu süre zarfında Ukrayna tarafı, Çin’in savaşı sonlandırmaya ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü yeniden sağlamaya yönelik herhangi bir gerçek eylemi görmedi. Ancak Çin’in kilit rolü, Xi Jinping’in Kremlin üzerinde yeni bir baskı araçlarına sahip olmasından kaynaklanmaktadır. Putin, Batı’dan izole edilmiş Rus ekonomisini Çin’e bağımlı hale getirdiğinden, bu durum özellikle Kremlin’in Belarus’ta kitle imha silahlarının konuşlandırılmasına ilişkin nükleer söylemi için geçerlidir. Batı yaptırımları kaldırmayacağı ve Rus petrolüne olan bağımlılığı azaltmaya kararlı olduğu için, Rusya’nın kaybetmesi de dahil olmak üzere savaşın herhangi bir sonucu bu gerçeği değiştirmeyecektir.
- Bükreş’teki Uluslararası Kırım Platformu
13 Nisan 2023 tarihinde Bükreş’te Uluslararası Kırım Platformu’nun ilk Karadeniz Güvenlik Konferansı düzenlendi. Bu format, Uluslararası Kırım Platformu’nun bir parçası olmak, Kırım Platformu’nu tamamlamak ve aynı zamanda fikir, öneri ve proje üretmeye yardımcı olmak amacıyla tasarlandı. Önerilen çözümler “düşünce için gıda” olarak kullanılacak ve Ukrayna ve ortak ülkelerin devlet kurumları tarafından strateji geliştirme ve karar alma aşamalarında göz önünde bulundurulacak ve dikkate alınacaktır.
Hem stratejinin kendisinin hem de uygulanmasına yönelik adımlar ve önlemlere ilişkin kararların tek bir amaca tabi olduğu açıktır – Kırım’ın işgalini daha da yakınlaştırmak. Kırım’ın işgalden kurtarılması ve Karadeniz’in güvenliği sorunlarının bir arada ele alınması sadece doğal ve makul görünmekle kalmıyor, aynı zamanda bölgesel güvenliğe ilişkin daha geniş perspektifleri değerlendirmemize de olanak sağlıyor. Önemli bir uluslararası forum olarak değerini gösteren Kırım Platformu’nun ana hedefi, Kırım Yarımadası’nın işgalini sona erdirmek ve Ukrayna’yı Rus işgalcilerden kurtarmaktır.
Karadeniz Güvenlik Konferansı’nda Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmıtro Kuleba, Batı’nın aksine Rusya’nın Karadeniz bölgesi için her zaman bir stratejisi olduğunu belirtti. Kremlin’in Kırım’a yönelik ilk askeri işgal girişimi yirmi yıl önce Kerç Boğazı’ndaki Tuzla Adası’nda yaşanan gerginlik sırasında gerçekleşmiştir. Bakan, Rusya tarafından risk altında bulunan bölgedeki tüm ülkeler için kapsamlı bir güvenlik sisteminin geliştirilmesi çağrısında bulundu. Kuleba, “Karadeniz’i Baltık Denizi gibi bir NATO denizi haline getirmenin zamanı geldi” diye konuştu. Ukrayna, Kırım’ın özel bir bölge olduğu yönündeki iddiaları kategorik bir şekilde reddeder. Ayrıca, uluslararası hukuka saygı duyan tüm barış yanlısı ülkelerin ticaret ve seyahat için ortak denizi kullanabilmesi için Karadeniz’in askersizleştirilmesi çağrısında bulundu. Dmıtro Kuleba, Ukrayna’nın Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne saygı duyduğunu ve Türkiye’ye yardımları için minnettar olduğunu dile getirirken, Karadeniz bölgesinde güvenliği güçlendirmek için bir dizi pratik adım atılması gerektiği konusunda da görüş bildirdi.